Yüz kasları, gün içinde en sık kullandığımız kaslar arasında gelir. Yemek, içmek dışında iletişim kurmak için de yüz kaslarımıza ihtiyacımız vardır.
İletişim denilince, akla ilk gelen konuşmaktır. Konuşurken kullandığımız, açık ve kapalı harfler, farklı sesler, tonlamalar ve vurgular ağız kaslarımızın yardımıyla gerçekleşir.
Ancak; iletişim sadece konuşmaktan ibaret değildir. Mimikler de büyük rol oynar. Bir kişinin sadece yüz ifadelerine bakarak, ruh halini anlamak ve o an düşündükleri konusunda çıkarımda bulunmak mümkündür.
Şaşkınlık, hayranlık, sevinç, korku, heyecan, üzüntü … vb. her bir duygunun ayrı bir ifadesi bulunur. Peki, bu ifadeler nereden gelmektedir?
Evrimciler, uzun yıllardır bu ifadelerin öğrenildiğini -yani sonradan gözlem yoluyla kazanıldığını- iddia etmişlerdir. Ancak, bilimadamlarının yaptıkları son araştırmalar, yüzümüzdeki mimiklerin öğrenilmediğini her birinin genlerimize “önceden” yüklendiğini kanıtlamıştır.
San Francisco Devlet Üniversitesi Psikoloji Profesörü David Matsumoto tarafından yapılan araştırmada, 2004 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nda çekilen görme özürlü atletlere ait yüz ifadelerinin fotoğrafları karşılaştırılmıştır. 23 ülkeden atlete ait 4.800’den fazla fotoğraf üzerinde yapılan araştırmada farklı ülkeden gelen ve doğuştan görme özürlü atletlerin aynı jest ve mimikleri kullandıkları tespit edilmiştir.
Araştırma, yüzümüzdeki tüm mimiklerin genlerimize önceden yüklendiğini yani yaratıldığını ispatlamıştır.
Her bir hissi bize veren Allah, her bir hissin ifadesini (dilini) de bize öğretmiş; bizim için sadece konuşmayı değil, konuşurken bize kolaylık sağlayacak mimikleri de var etmiştir.
Şüphesiz bu, farklı kültürlerden gelen ve farklı dilleri konuşan insanlarla birarada yaşadığımız dünyada Rabbimiz’in bize verdiği en güzel nimetlerdendir.
Her Yaratma’yı bilen Allah, bize sadece ses vermemiş; verdiği sesi de jest ve mimiklerle desteklemiştir. O’nun yaratmasında hiçbir eksiklik, kusur yoktur.
“O, biri diğeriyle 'tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.” (Mülk Suresi, 3-4)
Kaynak: http://www.biologynews.net/archives/2008/12/29/facial_expressions_of_emotion_are_innate_not_learned_says_new_study.html
İletişim denilince, akla ilk gelen konuşmaktır. Konuşurken kullandığımız, açık ve kapalı harfler, farklı sesler, tonlamalar ve vurgular ağız kaslarımızın yardımıyla gerçekleşir.
Ancak; iletişim sadece konuşmaktan ibaret değildir. Mimikler de büyük rol oynar. Bir kişinin sadece yüz ifadelerine bakarak, ruh halini anlamak ve o an düşündükleri konusunda çıkarımda bulunmak mümkündür.
Şaşkınlık, hayranlık, sevinç, korku, heyecan, üzüntü … vb. her bir duygunun ayrı bir ifadesi bulunur. Peki, bu ifadeler nereden gelmektedir?
Evrimciler, uzun yıllardır bu ifadelerin öğrenildiğini -yani sonradan gözlem yoluyla kazanıldığını- iddia etmişlerdir. Ancak, bilimadamlarının yaptıkları son araştırmalar, yüzümüzdeki mimiklerin öğrenilmediğini her birinin genlerimize “önceden” yüklendiğini kanıtlamıştır.
San Francisco Devlet Üniversitesi Psikoloji Profesörü David Matsumoto tarafından yapılan araştırmada, 2004 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nda çekilen görme özürlü atletlere ait yüz ifadelerinin fotoğrafları karşılaştırılmıştır. 23 ülkeden atlete ait 4.800’den fazla fotoğraf üzerinde yapılan araştırmada farklı ülkeden gelen ve doğuştan görme özürlü atletlerin aynı jest ve mimikleri kullandıkları tespit edilmiştir.
Araştırma, yüzümüzdeki tüm mimiklerin genlerimize önceden yüklendiğini yani yaratıldığını ispatlamıştır.
Her bir hissi bize veren Allah, her bir hissin ifadesini (dilini) de bize öğretmiş; bizim için sadece konuşmayı değil, konuşurken bize kolaylık sağlayacak mimikleri de var etmiştir.
Şüphesiz bu, farklı kültürlerden gelen ve farklı dilleri konuşan insanlarla birarada yaşadığımız dünyada Rabbimiz’in bize verdiği en güzel nimetlerdendir.
Her Yaratma’yı bilen Allah, bize sadece ses vermemiş; verdiği sesi de jest ve mimiklerle desteklemiştir. O’nun yaratmasında hiçbir eksiklik, kusur yoktur.
“O, biri diğeriyle 'tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.” (Mülk Suresi, 3-4)
Kaynak: http://www.biologynews.net/archives/2008/12/29/facial_expressions_of_emotion_are_innate_not_learned_says_new_study.html