31 Ekim 2009 Cumartesi

ALLAH’IN KUSURSUZ YARATILIŞININ DELİLLERİNDEN : TARDİGRAT

Tardigrat, boyu 1 mm geçmeyen bir eklem bacaklı türüdür. Su olan her yerde yaşar. Okyanusun sekiz kilometre dibinde, kutuplarda, radyoaktif sızıntının olduğu ortamlarda, Himalayaların doruklarında, ormanlarda, göllerin dibinde, nemli kumsallarda, Alpler’in çayırlarında, yaprakların üstündeki minik su damlalarında, evimizdeki yosunlu ortamlarda… Yarım litre suda, 100.000 kadar tardigrat bulunabilir.

Tardigratların bazı türleri, kendi kendilerine üreyebilir. Çoğalmak ve bir aile kurmak için başka bir cinse ihtiyaçları yoktur. Tek bir tanesi, kendi başına üreyerek dev bir aile kurabilir.

Çiftleşerek üreyen türlerinin ise, üreme şekilleri son derece komplekstir. Dişi, erkeğin içine bir tüp sokarak spermini çalar ve döller.

Tardigratların ilginç özellikleri sadece bunlarla sınırlı değildir.

Bildiğiniz üzere Antik Mısır, tıpta oldukça ileriydi. Bugün bile, mumlayama işleminin tüm süreçleri tam olarak çözülemedi.

Tardigratlarsa, mumyalama konusunda Antik Mısır’dan çok daha deneyimlidir. Milyonlarca yıldan beri çok üstün bir tıp bilgisini kullanmaktadırlar.

Su kaynakları kuruduğunda, tardigratlar kendi canlılık hallerini geçici olarak durdururlar. Tüm yaşam fonksiyonları durur, tamamen hareketsiz kalırlar. Fakat ölmezler.

Vücutlarındaki tüm suyu dışarı atarlar ve hücre yağlarını da trelahoz adlı bir şekere dönüştürürler. Trelahoz, canlının tüm hayati organlarını bir arada tutar ve korur.

Tardigrat, bu şekilde 100 yıl kadar bekleyebilir. 100 yıl sonra, tek bir damla su ile yeniden hayata dönebilir.

Bu işlem, ciddi tıbbi bilgisi olan doktorlar ve uzmanlarca bile bugün gerçekleştirilememektedir. Şüphesiz, boyu 1 mm geçmeyen bir canlının bu denli gelişmiş bir tıbbi eğitimi olması, trelahozun ne olduğunu bilmesi, vücudundaki tüm suyu dışarı atmaya karar verip sadece onu bırakmayı akletmesi gibi bir durum mümkün değildir.

Bilim adamları, uzun yıllardır tardigratların bu cansız halleri üzerinde araştırmalar yapmaktadırlar. Elde ettikleri sonuçlar ise, son derece hayranlık uyandırıcıdır.

Tardigratları, cansız haldeyken öldürmenin imkansız olduğunu tespit etmiştirler. Tardigratları, öldürmek ve mutasyona uğratmak için sayısız deney yapmışlar, ancak hepsi olumsuz sonuçlanmıştır.

(-272C’ye kadar) Mutlak sıfır dereceye kadar soğutulmuşlar, 151 dereceye kadar ısıtılmışlardır. 1 hafta boyunca sıvı helyum içinde bırakılmış ve insan için ölümcül olabilecek dozdan binlerce kat daha yüksek miktarda radyasyon verilmiş, kimyasala boğulmuş, okyanusun dibindeki basıncın altı katı kadar basınca maruz bırakılmıştır. Ancak, ne ölmüş ne de tek bir mutasyona uğrayabilmiştir. Tüm bunların hiçbiri öldürmediği gibi, her seferinde tek bir damla su ile hayata dönmüştür.

Bu, evrimciler açısından son derece sıkıntı verici bir durumdur. Çünkü evrim teorisi, canlıların mutasyonlarla evrimleştiğini iddia eder. Ancak, tüm diğer canlılar gibi tardigrat da evrim teorisini çürütmektedir. Hatta, evrim teorisinin mutasyon tezini baştan aşağı ters düz eden en net canlıdır. Çünkü, tardigrat ne yapılırsa yapılsın bir türlü mutasyon geçirmemekte, genetik şifresinde en ufak bir tahribat dahi oluşmamaktadır.
Kaynak: NTV Yayınları, Hayvanlar Alemi Cahillikler Kitabı 2, John Llyod, John Mitchensen