30 Ocak 2010 Cumartesi
Arıların bilinmeyen bir özelliği daha
Ölmeden önce yuvadan uzaklaşıyorlar
23 Ocak 2010 Cumartesi
KİMYASAL HİPNOZ VE BEYİN KONTROL TEKNOLOJİLERİ : ÇEKİRGE VE PARAZİT

JAPON BAL ARILARININ KUSURSUZ SAVUNMA STRATEJİSİ
Dünyanın her köşesinde bal arıları harıl harıl petekler inşa edip, içlerini balla doldururlar. Ve dünyanın her yerinde de, bal arılarının inşa ettikleri bu kovanların içerisine sızmaya çalışan eşek arıları bulunur.
Eşek arıları, kovana sızdıkları zaman saldıraya uğramamak için bir feromon salgılarlar ve kendilerini bu kokuyla adeta bir bal arısı gibi tanıtırlar.
Hiçbir bal arısı, bu nedenle eşek arılarına saldırmazlar ve kovanlarının içerisine girip çıkmasına salgılanan feromon nedeniyle izin verirler.
Japonya'da yaşayan bal arıları hariç...
Japon bal arıları, eşek arıları tarafından salgılanan bu feromona karşı dirençlidirler. Fakat, yine de eşek arısının yuvalarına girmesine izin verirler.
Çünkü, plan çok daha farklıdır...
Eşek arısı, kovana girdiğinde bal arıları iyice yakına gelmesine izin verirler. İyice yaklaştıktan sonra da, hepsi birden aniden eşek arısının etrafını sarar.
Ancak, sokmazlar...
Plan, çok daha farklıdır.
Eşek arısının etrafını saran, arı sürüsü süratle kanatlarını çırpmaya başlar. Bu sayede, ortaya çok güçlü bir sıcaklık çıkar.
Ve bu sıcağa dayanamayacak olan eşek arısı, kelimenin tam anlamıyla haşlanarak ölür.
Burada çok önemli bir nokta vardır.
Arıların, bu denli karmaşık bir planı düşünüp üretebilmeleri gibi bir durum söz konusu değildir. Bu arıların her hareketi, Allah'ın ilhamıyla gerçekleşmektedir.
Allah, arıları var oldukları ilk andan itibaren bu savunma bilgisi ile donatmıştır.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da, bal arılarının ürettiği sıcaklığın eşek arısı için öldürücü olmasına karşın; kendileri için tehlikeli olmamasıdır.
Her bir japon bal arısı, bu sıcaklığı kaldırabilecek özel bir tasarıma sahiptir.
Tüm detaylarıyla son derece hayranlık uyandırıcı olan bu plan, en ufak bir hataya ya da tesadüfe yer bırakamayacak kadar hassas dengelere dayalı olmasıyla, Allah'ın eksiksiz yaratmasının delillerindendir.
9 Ocak 2010 Cumartesi
Hücre Bir Bütün Olarak Var Olmadan Protein Oluşamaz
6 Ocak 2010 Çarşamba
Su altında akan nehir!

Denizin ortalama 60 metre derinliğinde akan bu nehir gerçekten görenleri hayrete düşürüyor

'Doğa ne ilginç bir oluşum' dedirten bu manzarayı Anatoly Beloshchin şöyle tarif ediyor: 'Önce suyun 30 metre derinliğine indim. Bu bölümde tatlı su vardı. Sonra 60 metre derine indiğimde suyun gittikçe tuzlu bir hal aldığını gördüm. Altımda bir nehir akıyordu. Hem de suyun içinde. Bu akan nehir aslında hidrojen sülfür tabakasıydı. Bu deneyimi herkesin tatmasını isterdim...'


İşte suyun altında akan o ilginç nehirin görüntüleri...
4 Ocak 2010 Pazartesi
YABAN ARISINI YARDIMA ÇAĞIRAN BİTKİ
Benzer stratejiyi uygulayan birçok bitki vardır ama bu bitkilerin kullandıkları senaryolardan korku filmlerini andıranı birtanedir.
Bilim adamlarının keşfettikleri bir bitki, gövdesini yaprak bitleri sardığında bir kimyasal salgılayarak, siyah yaban arılarını yardıma çağırır.
Çağrıyı alan siyah yaban arıları, hemen harekete geçerler.
Ancak, çağrının diğer yaban arılarına değil de, sadece siyah yaban arısına yönelik olması bir rastlantı değildir.
Siyah yaban arısı, bitkiye geldiği gibi yaprak bitlerine doğru yönelir. Ancak onları öldürmez. Adeta süründürür.
Siyah yaban arısı, larvalarını yaprak bitinin içine yapmaktadır. Ve larvayı, bitin içerisine bıraktığı gibi larvanın yiyeceği de hazırlanmış olur.
Yaban arısının yavrusu, yaprak bitinin içerisinde büyürken yaprak bitinin organlarıyla beslenir ve adeta onu içten içe yer.
Bit ölünce de, gövdesini koza olarak kullanır ve kuluçka döneminden sonra keserek dışarı çıkar.
Bu nedenle siyah yaban arıları, imdat çağrısı veren bu bitkiyi yaprak bitlerinden kurtarabilecek tek canlıdır. Çünkü tek bir siyah yaban arısı, "200" tane yaprak bitinin içerisine yumurtasını bırakabilir.
Buraki plan son derece iyi düşünülmüş ve hiçbir hataya yer bırakmayacak şekilde tasarlanmıştır. Elbette, ne siyah yaban arısının ne de bir bitkinin bu kadar hatasız ve detaylı bir planı tasarlayabilmesi ve o yönde kimyasal geliştirebilmesi söz konusu değildir.
Bir bitkinin, yaprak bitlerini siyah yaban arılarının öldürdüğünü gözlemleyebileceği gözleri ya da yaptığı gözlemin sonucunda bir strateji geliştirmeyi akledebileceği bir beyni yoktur. Diğer yaban arıları arasından siyah yaban arısını ayırd edebilmesi de mümkün değildir. Sadece o türe çağrıda bulunacak bir kimyasal üretebilmesi gibi bir durum ise, hiçbir şekilde akla ya da mantığa sığmayacaktır.
Şüphesiz, tüm bu detaylı plan bitkiye de, arıya da Hakim, yeryüzündeki Her şeyin Bilgisine Sahip, her canlıya görevini vahyeden, Üstün İlim ve Akıl Sahibi Allah’ın yaratmasıdır.